İttihatçılar, Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli bir rol oynamış ve günümüzde de benzer düşünce akımlarının etkileri görülmektedir. Bu yazıda, İttihatçıların tarihsel süreçteki etkileri ve günümüzdeki yansımaları ele alınacaktır. Özellikle, Sultan Abdülhamit döneminin sona ermesiyle birlikte yaşanan gelişmeler ve bu gelişmelerin günümüz Türkiye'sine olan etkileri üzerinde durulacaktır.
İttihatçılar, Osmanlı İmparatorluğu'nda çeşitli ideolojik grupların bir araya gelmesiyle oluşmuş bir yapıydı. Bu yapı, Türk milliyetçiliği ile dindar görüşlerin birleşimiyle şekillenmiştir. İttihatçıların amacı, ülkeyi Sultan Abdülhamit'ten kurtarmak ve hürriyet, kardeşlik, eşitlik gibi değerleri yaymaktı. Ancak, bu süreçte yaşananlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmasına yol açmıştır.
İttihatçılar, 1908'de Meşrutiyeti ilan ettirerek, Sultan Abdülhamit'i tahtından indirmiştir. Bu olay, Osmanlı İmparatorluğu'nda önemli bir dönüm noktası olmuştur. Ancak, İttihatçıların yönetimi altında devlet, Balkan Savaşları'na girmiş ve büyük kayıplar vermiştir. Enver Paşa'nın liderliğinde, Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı'na sokulmuş ve bu savaş sonucunda imparatorluk büyük bir yıkıma uğramıştır.
İttihatçıların lider kadrosu, savaşın ardından ülkeyi terk etmiştir. Bu durum, Sultan Abdülhamit'in dış politikadaki dehasının daha sonra anlaşılmasına neden olmuştur. İttihatçıların, iki milyon Türkü öldürüp gömdükten sonra imparatorluğu parçalamaları, tarihsel bir trajedi olarak kaydedilmiştir. Bu süreçte, düşman top seslerinin Polatlı'ya kadar gelmesi, ülkenin içinde bulunduğu durumu gözler önüne sermektedir.
Günümüzde, İttihatçılara özenen çeşitli düşünce akımları bulunmaktadır. Bu grupların ortak görüşü, Türkiye üzerinde çeşitli değişiklikler yapmaktır. Bugün de, Cumhur İttifakı'nın karşısında yer alan birçok düşünce akımı, Türkiye'nin dış politikasını eleştirmektedir. Suriye, Libya, Azerbaycan gibi konularda yapılan eleştiriler, geçmişteki İttihatçı düşüncelerin bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
Türkiye'nin etrafındaki ateş çemberi ve savunma stratejileri, günümüzde tartışılan konular arasında yer almaktadır. Bazı kesimler, Türkiye'nin NATO üyesi olduğunu ve müttefik ülkelerin bu konuda gerekli adımları atacağını düşünmektedir. Ancak, bu yaklaşım, geçmişteki hataların tekrarlanmasına yol açabilir. Kıbrıs Barış Harekâtı'nda yaşananlar, bu tür düşüncelerin ne kadar tehlikeli olduğunu göstermektedir.